Bodrum maceralarımı anlatmaya devam ediyorum. Bugün yaklaşık iki ay kadar çalıştığım otelden film gibi kaçışımı anlatıcam.

Şimdiye kadar olan olayları Bodrum Günlükleri sayfasından okuyabilirsiniz.

Bodrum harika bir yer. Gitmeyen görmeyen kalmasın elbette. Ama bana göre sadece evleri, sokakları ve havası güzel. Onun dışında herkes birilerini yolma çabasında. Yani bir kafeye girip bir şeyler içeyim derseniz, ya da bir eğlence mekanına gideyim derseniz, ya da bir restaurantta bir şeyler yiyeyim derseniz... Kısaca ne derseniz diyin, hakkınızı her zaman arayın. Gerekirse birazcık çirkinleşin. Çünkü burda "Ayıp ayıp, biz de bu memleketin çocuğuyuz, dinazor mu yedik sanki?" durumu mevcut. Her mekan aynı şekilde davranmasa da pire yüzünden yorgan yakılıyor işte.


Onun dışında burda bir işte çalışmak da zor. Eğer size sahip çıkacak bir abiniz, amcanız, dayınız yoksa hakkınızı alamayabilirsiniz. Ya da alıncaya kadar canınız çıkar. Benim de alıncaya kadar canım çıktı. Çalışmaya başladığım otelde nerdeyse ikinci ayım dolacaktı. Ve gün geçtikçe daha da çok çalışıyorduk. Bir günde 15 saat kadar çalışıyoruz ve hiçbir ücret almıyoruz. Daha doğrusu vermiyorlar. Sürekli bir bahane, bir oyalama. En son ben de aileme anlattım durumu ve bir plan yaptım. Başka bir otel bulmuştum oraya geçecektim. Ve çalıştığım otele ailemin beni geri çağırdığını, onların sözünün benim için değerli olduğunu ve işi bırakıp gideceğimi söylememle bir anda acil durum haline geçti herkes. En büyük patron benle konuşmaya geldi, uzun bir nutuk çekti. Yok biz şöyleyiz, yok biz böyleyiz, haftaya paran geliyor, bizde kimsenin hakkı kalmaz, biz bilmemkaç senedir bu işi yapıyoruz. 

TAK! -tak etti-. Onlara güzel bir numara çektim, kalacağıma inandırdım. Ve o gece kaçacaktım. Başka yolu yoktu. Kendimi daha fazla kullandırmayacaktım. Çünkü nerdeyse iki aydır çalışıyordum ve benim de ihtiyaçlarım, alacaklarım vardı ama alışverişe çıkamıyordum. Buna karşılık sürekli bana bir avans teklifleri, 300-500 liralar, ihtiyacın varsa şimdi al maaşından düşerizler. Ben de inat ettim almadım hiç. İyi ki almamışım. Bi de onları alsam işten çıktıktan aylar sonra gelen para hiç gelmezdi sanırım. 


O akşam herkes odasına çıkabilir dendikten sonra oda arkadaşlarımla dışarda takılmak yerine hemen odaya çıktım. Bütün giysilerimi hızlı bir şekilde topladım. Kaçmaya hazırdım ve gece herkes uyurken kaçacaktım. Vakit ilerledikçe arkadaşlarım odaya çıkmaya başladılar. Hepsi gelir gelmez uyudu. Ancak içlerinden biri gözünü açık tutsun diye tembihlenmişcesine uyumuyordu. Onu da konuştura konuştura uyuttum. -Ne kadar fenayım-. Evet adeta konuştura konuştura uyuttum. Herkesin uyuduğundan emin olduktan sonra çantamı sırtıma taktım ve resmen parmak ucunda odadan çıktım. Odadan çıkar çıkmaz sadece çalışanların kullandığı merdivenleri kullanarak arka kapılardan birine çıktım ve ordan bahçeye atladım. 


Saat gecenin üçü. Ön kapıdan sırtımda çantayla çıkıp gitmeye kalksam güvenlik görevlisi mutlaka durduracak. O yüzden duvardan atlamak zorunda kaldım. Hemen taksinin birini durdurup kendimi çalışmaya başlayacağım yeni otelin çalışanlarının kaldığı lojmana attım. Ertesi gün yeni otelde işe başlayacaktım. Rahatlamıştım. Aylarca beni çalıştırıp hakkımı vermeyen insanlardan kurtulmuştum. Bakalım bu yeni otelde neler yaşayacaktım. Bugünlük bu kadar. Tekrar görüşürüz.

10 Yorumlar

  1. paranı nasıl aldın peki?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çalıştığım şirketi şikayet ettim gerekli yerlere. Ondan sonrası çorap söküğü gibi çözüldü.

      Sil
  2. Tatil yerlerinin gerçek yüzünü anlatmışsınız.. Çoğu zaman yazmak isteyip de bir türlü sıra gelmeyen önemli ayrıntılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, tatil yerleri eskiye göre çok değişmiş artık.

      Sil
  3. Hep böyle adrenalinin arttığını hissetmek, kaçmak istemişimdir. Ama kız olunca pek yemiyor öyle gecenin bir vakti çıkmak. =/

    YanıtlaSil
  4. Bu seneki Bodrum Günlükleri'ni daha fazla yazamayacağım sanırım. Çünkü üzerinden o kadar çok zaman geçti ki. Yazmak giderek zorlaştı. Önümüzdeki sene sanırım yine gideceğim. O zaman günü gününe yazmayı planlıyorum.

    YanıtlaSil
  5. Blogunuzu Aylin hanımın etkinliğinde gördüm.. Eski günlere götürdü bu yazınız beni. İlginç bir hikaye :)

    Sevgilerle
    http://fernoce.blogspot.com.tr/

    YanıtlaSil
  6. alttaki film mauvais sang izledim yaa :)

    mail, sadevederin, gmail.com, ama bak maile sık giremiyom ama bak blogdan yazarsan bloga günde 2 kez giriyom yani, sorarsın ne istersen yayınlamam ki :)

    YanıtlaSil
  7. Aynen tüm dediklerine katılıyorum tatil için gittiğim bodrumda o çalışanların halini görünce allah bunlara yardım etsin gerçekten çekilecek kahır değil yabancıların avam olanları illallah dedirtecek türden kolay değil iyi yapmışınız gitmekle...

    YanıtlaSil
  8. Bodrumun cılkı çıktı artık, sıkıyor beni. daha sakin ve doğa arıyor insan :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski