Dans etmeyi Bodrum'da öğrendim arkadaşlar. Bodrum'un bana kattığı en güzel şeylerden bir tanesi. Ancak öğrenene kadar çektiklerimi bir de bana sorun.

Mayıs ayındayız. Çalıştığım otelin eğlence müdürü ve benim de müdürüm aslında bir dans eğitmeni, bir koreograf. Bir gün bana sordu ne kadar dans edebiliyorsun diye. Dedim dans etmek ne demek. Üç beş numara biliyosundur heralde dedi. Dedim numara ne demek. Dedi yok artık. Dedim yok artık ne dem... Şaka bir yana bildiğimiz tek dans, yıllarca eş dost akrabanın düğününde "Ankara'nın Bağları" eşliğinde oynadığımız Ankara havası ve bilumum çiftetelli, misket, topal gibi übergalaktik danslar. Hele o topal yok mu. O dansı bulan uyduran adam nasıl buldu acaba büyük merak içindeyim.

Neyse bir akşam işleri bitirmişiz toplantı yapıyoruz. Her şey patronun "Dans etmeyi hepinize öğreticem." demesiyle başladı. Başlarda en fazla 1 saat süren provalar, zaman geçtikçe saatler süren ve sabahlara kadar bitmek bilmeyen provalara dönüştü. Öyle ki otelden adeta kaçarak işi bıraktım. Sonraki yazıda tam olarak neden ve nasıl kaçtığımı anlatıcam. Görüşürüz ~.-

Söz üstüne söz söyle

Daha yeni Daha eski